Kutsalforum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kutsalforum

*** Hoş vakit geçirmenizi dilerim***
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 kılıcımı çektim

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 102
Kayıt tarihi : 02/11/08
Yaş : 31
Nerden : Beyce

kılıcımı çektim Empty
MesajKonu: kılıcımı çektim   kılıcımı çektim I_icon_minitimeSalı Kas. 04, 2008 11:02 am

Sıcak bir geceydi aylardan Ocak kar her tarafı kaplamıştı ben elimde kılıcım altımda atım izmir sokaklarında geziyordum. Etraf çok sessizdi yollar bomboş 1 saatten beri tek gördüğüm hayat belirtisi önümden hızla geçen bir mercedesti... korkuydum ama bir görevim vardı ve ne pahasına olursa olsun başarmak zorundaydım. Yolda sakin sakin ilerlerken etrafın aşırı derece sessizleştiğini farkettim tam neler olduğunu merak etmiştimki bir anda 20 kişilik bir troll birliği tarafından etrafım sarıldı. Kılıcımı umutsuzca kaldırdım ve tek başıma trollere hamle ettim 2 tane yaratığı öldürmüştüm ama kalanlarla baş edebileceğimi sanmıyordum. Kendimi ölümüme hazırlamaya başlamıştım artık ama ölmeden önce yanımda götürebildiğim kadar düşman götürecektim. Tam önümdeki düşmana doğru hamle etmiştimki birden otomatik silah sesleri ve patlamalar duymaya başladım etrafımdaki troller tek tek yere yıkılıyorlardı. Kafamı kaldırıp seslerin geldiği yöne doğru baktım elinde mavzeri ağzında püro ile bir adam ve onun yanında tuhaf elbiseler giymiş bir simyacı cebinden çıkardığı küçük patlayan poşetleri trollere doğru atıyor. Bana yardım eden bu yabancılarda kimdi acaba. Kısa süre sonra yaşayan hiç bir düşman kalmamıştı artık. Ben kuşkuyla bu iki yabancıya doğru gidiyordum hem korkuyor hemde aşırı şekilde kim olduklarını merak ediyordum.

- Benim adım Ruhsuz yardımlarınız için çok teşekkür ederim baylar.

- Bu lanet olası yaratıklardan oldum olası nefret etmişimdir zaten. Fazla duygusallık yapmaya gerek yok adım ÇE.

- Benim adımda oğul. Gerçek adım bu değil tabiki ama gerçek ismimi telaffuz etmek sizin gibi sanatıma uzak kimseler için çok zor. Dedi simyacı.

Ardından beraber yolculuk etmeye başladık. Yolda hikayelerini anlattılar bana. ÇE aşkı için yollara düşmüştü. Simyacı ise mesleğinde çok başarılı olmasına karşın çok sakardı ve durmadan düşüyordu. Onun yolculuk amacıda mükemmelliğe ulaşıp ölümsüzlüğü bulmaktı. Bu iki yabancıya karşı bir sıcaklık hissetmiştim içimde onlara güvenebileceğimi hissediyordum. Ama ne olursa olsun görevimden hiç kimseye söz edemezdim.

- Seni yolara düşüren nedir peki ? diye sorcu ÇE bana.

Aniden panikledim simyacı oğul'da gözleriyle adete rontgen filmimi çekiyordu kuşkuyla süzüyordu beni.

- Benim bir hikayetm yok. Sadece kimsesiz bir yolcuyum bütün hayatım yollarda geçti. Dedim. Yol arkadaşlarıma yalan söylemek hoşuma gitmiyordu ama buna mecburdum.

Kordon boyunda yürüyorduk. Birden karanlıkların içerisinde ağlayan bir kadın sesi duyduk. Kuşku ve korkuyla sesin geldiği tarafa doğru ilerlemeye başladık. Biz savaşabileceğimiz düşmanlar beklerken karşımızda gördüğümüz manzara hepimizi çok etti. Karanlıkta elinde büyü kitabı olduğu anlaşılan bir kitapla çok güzel bir kadın duruyordu. Anlamadığımız dilde birşeyler mırıldandı ve sözleri bitince etrafta minik patlamalar oldu. Küfredek yine başaramadım diye bağırıp ağlamaya başladı. Biz karşımızdaki güzellik karşısında büyülenmiş gibi yürümeye devam ediyorduk. Büyücü bizi fark ettiğinde aniden irkildi. Gözlerini üzerimize dikti.

- Olduğunuz yerde durun. Yoksa büyümle hepinizi Kabağa çeviririm. Diye bağırdı.

Bunu yapabileceğinen kuşkuluydum ama yinede bir büyücüyle uğraşmak çok akıllıca olmazdı. Tam konuşmaya başlayacaktımki birden etrafımız amerikan askerleri tarafından sarıldı. ( bizdekide ne şans kardeşim ya ). Karşımızda tam donanımlı bir amerikan birliği vardı. Dördümüz birden oradaki bir kayanın arkasına saklandık ama ÇE'de bir tuhaflık vardı sanki yüzü sinirden kızarmıştı. Aniden KAHROLSUN AMERİKAN EMPERYALİZMİ nidalarıyla aya kalktı ve mavzerini ateşledi. Silahı adeta ölüm kusuyordu ama karşısındaki birlik çok kalabalıktı tek başına dayanması mümkün görünmüyordu. Bende yayımı çektim ve savaşa katıldım. Düşman askerleri kayıplar veriyordu ama ölen her askerin yerine yeni üç tanesi geliyor gibiydi. Simyacı oğul ceplerini karıştırdı aradığını bulunca da ayağa kalkmak için hamle etti ama cüppesinin eteğine basıp yere düştü (sakar işte düşmeden duramıyor ) düşmanlar yaklaşmaya başlıyordu artık. Bu sefer sonumuzun geldiğine emindim. Tam bu sırada büyücü kadın ayağa kalktı ve birşeyler mırıldanmaya başladı elini yay şeklinde düşmanın üzerinde gezdirdi ve ön sıradaki bütün askerler kafalarına sert birşeyle vurulmuş gibi yere yığıldılar. Simyacı oğul ayağa kalkabilmiş elindeki patlayan poşetleri düşmanın üzerine yağdırmaya başlamıştı. ÇE ise kendinden geçmişsene ateş ediyor ve sanki bir duaymış gibi durmadan KAHROLSUN AMERİKAN EMPERYALİZMİ diye bağırıyordu. Savaşı kazanıyorduk ben oklarımı beşer beşer atıyor, ÇE mavzerini ölümcül şekilde ateşliyor, büyücü kadın büyülerini sıralıyor ve simyacı oğulda düşmanları havaya uçuyordu. Tam herşey yolunda giderken birden düşman birliğinde bir sessizlik oldu bu hiç hoşuam gitmemişti. Gök gürültüsü gibi bir ses duyulmaya başladı. Aniden karşımızda bir amerikan tankı belirdi. Tanka karşı ne yapabilirdikki kendimizi nasıl savunacaktık. Namlusu bize doğru yavaş yavaş dönerken korkunç bir canavara benziyordu tank. Bir mucize olmazsa buradan kurtulmamız mümkün değildi. Aniden yanımda bir patlama oldu beyazlar içinde başka bir büyücü belirmişti. Ve bizimle beraber savaşan büyücü kadının kulağını tutmuş çekiyor ve azarlıyordu.
- Seni hiç yalnız bırakmaya gelmiyor hemen ortalığı karıştırıyorsun tinkerbell. Diyordu.

Yeni gelen büyücü elini tanka doğru kaldırdı ve sadece iki kelime söyledi İP-BAN tank büyük bir patlamayla ufak parçalara ayrıldı ve etrafındaki bütün askerler yokoldu. Yeni gelen beyazlar içindeki büyücünün adının spring (bahar) olduğunu öğrendim. Tinkerbell'in öğretmeniymiş ( sınıfta kalacak galiba bizim tinkerbell ).

Ama benim fazla zamanım kalmamıştı acele etmem lazımdı. Koşmaya başladım diğerleride arkamdan geliyordu. Ama sonunda amacıma ulaşmıştım iddaa bayisi tam karşımdaydı. Çok güzel tiyolar almıştım kuponumu yatırdım ve bayiden çıktım. Yeni arkadaşlarıma çok teşekkür edip taksiye atladım ve evimin yolunu tuttum...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://kutsalforum.benimforum.org
 
kılıcımı çektim
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kutsalforum :: Genel Sohbet :: Hikayeler-
Buraya geçin: